İsveç Lund Üniversitesi Dekan Yardımcısı siyaset bilimci Anamaria Dutceac Segesten, sosyal medyanın artık eskisi gibi devrime sebep olacak çapta gücünün kalmadığını, "dijital bir kahvehaneye dönüştüğünü" ve ancak özel sektör, hükümet ve diğer medya gibi aktörlerle birlikte siyaseti etkileyebileceğini söyledi.

TC Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca "Hibrit Tehditlerle Küresel Mücadele: İstikrar, Güvenlik, Dayanışma" temasıyla 24-25 Kasım tarihlerinde İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi'ne (Stratcom Summit'23) katılan Segesten, AA muhabirinin sosyal medyanın siyasi ve toplumsal olayları etkileme gücüne ve yapay zekanın kullanımına ilişkin sorularını yanıtladı.

İletişimin stratejik bir unsur olarak kamu diplomasisindeki önemine işaret eden Segesten, bu bağlamda sosyal medyanın da önemli dijital ortamlardan biri olduğunu aktardı.

Segesten, sosyal medyanın çıktığı günden bu yana toplumsal ve siyasi olaylara etkisine dair tartışmalara ilişkin "Bana 2010'ların başında hem akademide hem de medyada ve insanlar arasında sosyal medyanın potansiyelleri konusunda büyük bir heves olduğunu söyleme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Olumlu bir dönüşüm, demokrasi ve gelişim için tohumlar barındıran yeni bir teknolojiydi ama zannediyorum artık bu şekilde düşünmüyoruz." ifadelerini kullandı.

Sosyal medyanın normalleşmiş bir teknoloji haline geldiğini kaydeden Segesten, artık telefonlardan rahatça ulaşılan ve günlük hayatın bir parçası olan sosyal medyanın, devrime sebep olma ve bir şeyleri değiştirme potansiyelinin azaldığını kaydetti.

Segesten, "Biz bilim insanları olarak sosyal medyanın tek başına bağımsız bir etkiye sahip olamayacağını biliyoruz. Siyaseti ya da iletişimi ancak diğer unsurların yardımıyla etkileyebilir." dedi.

Sosyal medyanın tek başına bir etkiye sahip olmadığının altını çizen Segesten, "Sosyal medyada sadece siyaset hakkında tartışıyorsak ya da toplumumuz, şehrimiz, mahallemiz hakkında tartışıyorsak, sadece konuşmamız hiçbir şeye yol açmayacaktır. Ancak belediye başkanının, bazı şirketlerin, bazı sektörlerin söyleyeceklerimizi dinlemesini sağlarsak, o zaman gerçekten birlikte bir şeyleri değiştirebiliriz. Dolayısıyla bir tartışma alanı olarak sosyal medya dijital bir kahvehaneden başka bir şey değildir. Sosyal medya ancak özel sektör, hükümet ve diğer medya gibi aktörlerle birlikte siyaseti değiştirebilir ve etkileyebilir." diye konuştu.

Segesten, artık yeni bir teknoloji olarak yapay zekanın daha fazla gündemde olduğuna işaret ederek, bu teknoloji her ne kadar derin sahtecilik veya içerik manipülasyonu gibi sorunların ortaya çıkmasına sebep olsa da bu konuda çözümleri de bünyesinde barındırdığını belirtti.

-"(Dezenformasyonla mücadele) Devletlerin çok şey yapabileceği açık"

Dezenformasyonla mücadele konusuna da değinen Segesten, şöyle devam etti:

CERN’de bir Kıbrıslı Türk… CERN’de bir Kıbrıslı Türk…

"Devletlerin çok şey yapabileceği açık. Bir anlamda, vatandaşları medya okuryazarlığı konusunda eğitmek için çok fazla kaynak harcayabilirler. Eğitimli bir vatandaş, manipüle edilmiş yanlış bilgileri almaya karşı bağışıklığı olan bir vatandaş demektir. İkinci adım da bağımsız ve özgür medyayı, bağımsız çalışabilen ve siyasi çıkarlardan etkilenmeden gerçeği bulabilen gazetecileri güçlendirmektir. Bunun için de bazı hazırlık ve beceriler gerekir. Yani hem vatandaşları, eğitimcileri, gazetecileri hem de devlet iletişimcilerini, kamu hizmeti iletişimcilerini potansiyel hataları, yanlışları tespit etmek üzere eğitmek. Yapay zeka teknolojileri bile sorunları tespit etmek, doğruluğunu kontrol etmek, medya manipülasyonlarını tespit etmek ve genel olarak bilgi kalitesini artırmak için kullanılabilir.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Avrupa Komisyonu ve diğer bazı büyük kuruluşların, güvenilir yapay zekanın kullanımı için kılavuzlar oluşturduğunu anlatan Segesten, "Yani şeffaf, hesap verebilir ve bilgilendirilmiş rızaya dayalı bir yapay zeka. Takip edebileceğimiz bazı ilkeler var. Gerçekten de kötüye değil iyiye çalışan bu tür teknolojiler yaratmak mümkün." diye konuştu.