“Ne kadar bilirsen bil; söylediklerin
karşındakinin anladığı kadardır.”
Mevlana
İnsanlar arası ilişkiler birçok farklı boyutta değişkenlik gösterir. Kimi zaman kendimizi ifade edebilirken, zaman zaman anlaşılmadığımızı düşündüğümüz durumlar mutlaka olmuştur. Bazen koşullardan, bazen söyleyiş şeklinden dolayı söylediğimiz şeyler karşı taraf tarafından yanlış anlaşılabiliyor. Ve yanlış anlaşılmalar biriktikçe bizi hiç istemediğimiz sonuçlara götürebiliyor.
Çoğu insanın evde kalmak zorunda kaldığı bu günlerde birbirini doğru anlamak çok daha fazla önem kazanmış durumdadır. Birlikte geçirilen zamanın artması kaliteli zaman geçirme imkanı verdiği gibi çatışmaların artmasına da neden olabiliyor. Bu yüzden karşıdaki kişiyi etkin dinlemek ve hassasiyetlerine önem vermek daha huzurlu bir süreç geçirilmesi için çok önemlidir.
Hassasiyetler
Her insanın farklı hassasiyetleri vardır ve bu hassasiyetler bizim olayları anlamamızı ve yorumlamamızı da etkileyebiliyor. Mesela itaat hassasiyeti olan bir insan olduğunu düşünelim. İtaat hassasiyeti olan insanlar (itaat etmeyi sevmeyen) kendilerine kullanılan kelimelere ve söyleyiş tarzına çok önem verirler. Eğer kelimelerde veya söyleyiş tarzında emir kipi veya sertlik varsa verilecek tepki çok büyük olabilir. Oysa aynı istek farklı şekillerde talep edildiğinde olayın gerçekleşmemesi için bir neden yoktur. Emir kipi iletişim engeli olarak karşımıza sürekli çıkan bir durumdur ancak özellikle itaat hassasiyeti olan insanlarda bambaşka sorunlarla karşımıza çıkar. O yüzden yapılması gerekenleri isterken kullandığımız dile dikkat edersek çok daha kolay istediğimiz sonuca ulaşabiliriz.
Farklı karakterler
İlişkilerde birbirimizi anlamamak veya yanlış anlamak süreç içerisinde büyük sorunlara neden olabiliyor. Kimi insanlar bir şeye canları sıkıldığında bunu konuşarak çözme taraftarı iken, kimileri karşıdakini kırmamak ya da sorunu önemsemediğinden dolayı sorunu konuşmazlar. Bu durumda sorun çözülmeyip biriktiği için ileriki süreçte anlamsız patlamalar veya beklenmeyen kopmalara neden olacaktır. Bu yüzden partnerler birbirlerinin karakterlerini ve hassasiyetlerini çok iyi tanımalı ve olaylar karşısında bu hassasiyetlere göre davranabilmelidirler. Özellikle bu dönemde birbirlerinden farklı olduklarının da farkında olarak birbirleriyle açık iletişim kurabilmelidirler.
Olaylara yüklenilen anlam
Olaylara bakış açımız bizim olay karşısındaki tepkimizi olumlu veya olumsuz etkileyebiliyor. Bazen önceden oluşan bakış açımız veya önyargımızdan dolayı karşıdaki insanı dinlemeden tepki verebiliyoruz. Oysa hiçbir olay bir öncekinin tamamen aynısı olamaz. Ancak aynı olay olduğu önyargısından dolayı bazen başkasına vermeyeceğimiz bir tepkiyi partnerimize gösterebiliyoruz. Olaylara yüklenilen anlam da aynı oranda tepkilerimizi etkileyebiliyor. Olayın kendinden bağımsız, olaya yüklediğimiz anlamdan dolayı karşıdaki insanın yaptığı şeye büyük tepkiler verebiliyoruz. Bu durum da kırgınlıkları artırabiliyor. Eve alınması unutulan bir ekmekten önemsenmemeye, değer verilmemeye hatta sevilmediğini hissetmeye kadar gidilebiliyor. Oysa bazen olay sadece olaydır, altında veya üstünde başka sebep yoktur.
Etkin dinleme
İlişkilerde karşıdaki insanı gerçekten anlamak istiyorsak önyargısız ve etkin şekilde dinlemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Dinleyemediğimiz zaman gerçekten anlamaktan uzak, çok fazla yanlış anlaşılmalarla karşılaşıyoruz ve bu durum bizi sağlıksız iletişime götürüyor.
Tahammül seviyesinin düştüğü özellikle böyle bir dönemde, çiftler ilişkilerinde sağlıklı iletişim kurmak istiyorlarsa kendilerinin ve partnerlerinin hassasiyetlerini iyi tanımalı ve birbirlerini dinlemelidirler. Birbirini daha iyi tanımak ve daha önce bulmakta zorlandığımız kaliteli zamanı geçirmek için çok uygun bir zamanda bulunuyoruz. Bu açıdan bu dönemi iyi değerlendirmeliyiz.
Dinlemenin olduğu yerde anlama, anlamanın olduğu yerde de çözüm vardır. İlişkilerde tartışmalar mutlaka olacaktır ancak sorun çözme becerilerini geliştiren çiftler sağlıklı iletişim kurmayı başarırlar. Ve sağlıklı, açık iletişim kuran herkes sorun ne kadar zor olursa olsun sorunu çözer, yeter ki sorunu çözmek istesin.