Değişiyoruz…Sadece iki ay öncesini düşündüğümüzde bile eski bir fotoğraf karesine bakar gibi buluyoruz kendimizi. Bu değişim hayatımızın her noktasında kendini hissettiriyor. İş yapma biçimimizden tutun da sosyal ilişkilerimize, hayata, geleceğe, beklentilerimize, önceliklerimize kadar her anımızda müthiş bir dönüşüm geçirdik ve geçirmeye de devam ediyoruz.
Artık hayatımızda “yeni normal” dediğimiz bir kavram var. Üstelik bu yeni normalin nasıl olacağına dair kimsenin kesin bir fikri yok. Üstünde harıl harıl çalıştığımız daha çok da deneyimleyerek öğreneceğimiz bir kavramla “yeni normal” yaşantımıza alışmaya çalışıyoruz.
Tüm bu alışma dönemi içerisinde ekonomik çarkların dönmesi için de efor harcıyoruz. Bu süreç içerisinde attığımız adımların ne kadar doğru olduğunu gösterecek yegane şey ise yine zaman…
Bu iki aylık süreç içerisinde ev yaşantısının yeni normaline adapte olduk aslında. Hatta ve hatta çoğu şeyi ev içerisinde çözebildiğimizi bile gördük. Saçımızı evde boyadık sporumuzu evde yaptık, işini evden yürütebilenler bu süreçte de bazı çalışmalar yapabildi. Tüm bunların yanında ise hijyen ve temiz ev konusunda hem fikir olduk.
Şimdi yavaş yavaş dışarı çıkmaya başlarken ev dışındaki hayat nasıl olacak?
Mesela sinemalar…Evde kalmaya alıştığımız için her hafta yenilenmesini beklediğimiz vizyona girecek yeni filmleri izlemek için sinemaya gitmek yerine evde takip ettiğimiz internet platformlarında takılmaya devam mı edeceğiz?
Çoğu insanın hafta sonu gitmekten keyif aldığı konserlerin yerini artık sanatçıların sosyal medya hesabı üzerinden vereceği konserler mi alacak?
Ya sanatseverlerin müthiş bir keyifle gezdiği müzeler, sergiler? Onlar da yerini oturduğumuz koltuktan hiç kalkmadan, bir tıkla dünyanın bilmem neresindeki sanat galerisindeki sanal tura mı bırakacak?
Uzun süredir baskınlığını sürdüren internet haberciliğine alışmışken gazete kağıdına tekrardan dokunmayı özler miyiz?
Peki ya e-ticaret? Günlük alışverişi bile marketlerin uygulamalarından yapmayı tercih etmeye başlamışken giyimden, ev dekorasyonuna, kozmetikten hobi ürünlerine kadar her şeyi online satın almaya devam eder miyiz?
Markaların online satış dünyasına ağırlık vereceği kesin gibi görünürken bunun reklam pastasına yansıması nasıl olacak?
Kar marjlarında daralma yaşayacak olan markalar bunu reklam yatırımlarına nasıl yansıtacak?
Hızlı bir dijitalleşmeyle yaklaşan “yeni normal”e biz de aynı hızla alışmaya başladık mı yoksa?
Aklımda deli sorular. Ama başta da söylediğimiz gibi hepimize gereken tek şey zaman…